TAKİP ETMEK İÇİN TIKLAYIN!
KPSSGÜL’ÜN SUÇU NE?
Kanal D ekranlarında yeni bir televizyon dizisi başladı. Adı Fatmagül’ün suçu ne? Dizi de Beren Saat’in canlandırdığı Fatmagül; ağabeyi Rahmi ve yengesi Mukaddes’le birlikte, birbirinden güzel koylarının iç içe geçtiği bir sahil kasabasında yaşamaktadır. Yengesinin baskısı altında ezilen Fatmagül’ün en büyük yaşam umudu çocukluk aşkı, nişanlısı Mustafa’dır. Nişanlısını uğurladığı bir akşam, kasabaya içlerinden birinin nişan töreni için gelen 3 zengin gencin ve bu zengin gençlere uyan kasabanın demir ustasının saldırısına uğrar Fatmagül. Hikâye de böyle başlar.
Oysaki hayalleri vardır, Fatmagül’ün. Nişanlısı Mustafa’nın kendi elleriyle yaptığı ev biter bitmez onunla mutlu bir hayat kurmanın hayaliyle yaşamıştır bugüne dek. İşte 1986’da film olarak 2010’da da dizi versiyonuyla izleyiciyle buluşan eserin adı da ironik bir biçimde böyle öne çıkmaktadır: Fatmagül’ün Suçu Ne?
Şimdi diyeceksiniz ki Oğuzhan Hoca niye anlattı bu dizi filmi bizlere? Anlattım, çünkü şu anda gündemde olan KPSS’nin başına gelenler tam da bu dizinin senaryosu gibi.
Ortaya çıkan kaos ortamında ne ararsanız var. İyi niyetli ama kontrolü elinde tutamayan ve krizi iyi yönetemeyen bir ÖSYM başkanı…(Ki kendisi ilk günlerde ısrarla bir kopya olayının olmadığını savunmuştu.) “Hah, tamam işte. Biz de ÖSYM’nin ve uygulanan sınavın yapısını değiştirmek istiyorduk, denk geldi.” diyen bir YÖK Başkanı… Ve öğretmen alımında bundan böyle kendi sınavımızı kendimiz yapacağız, KPSS’nin miadı dolmuştur diyen bir bakanlık….
Peki, KPSS’nin suçu ne?
Sınav sorularının sızdırılmasıyla başlayan KPSS’nin iptal süreci beraberinde pek çok konuyu da gündeme getirdi. Hiç şüphesiz bunlardan en çok gündemi meşgul edeni; sınav sisteminde yapılması düşünülen değişiklikler. Şu anda her kafadan bir ses çıkıyor. Ben de bu seslere bir araya getirip yüksek sesle düşüneyim istedim.
İlk olarak sınav olmasını eleştirenlere sormak isterim: Siz hiç sınavın olmadığı, ancak “torpil” sözcüğünün tavan yaptığı, adamı olmayanın işinin de olmadığı günleri yaşadınız mı? Ben ucundan denk geldim. İyi ki sınavlar var da bu ülke de Anadolu insanı olarak tabir ettiğimiz kesim yani bizler bir yerlere gelebiliyoruz. İyi ki -iyi ya da kötü- sınav diye bir şey var da bu ülkenin insanları hangi sosyal sınıfa ait olursa olsun iyi eğitimler alabiliyor, iyi işlere sahip olabilir. Bu sayede asgari ücretli bir müteahhit işçisinin kızı doktor, emekli bir vatandaşın kızı savcı olabiliyor. O yüzdendir ki “hiç sınav olmasın” cıları ülkenin gerçekleriyle yüzleşmeye davet ediyorum.
Gelelim KPSS’nin kaldırılması sürecine… Önce ÖSYM’ye olan güven zedelendi. Ardından yoğun bir hukuki takip süreci ve akabinde sınavın iptali… Derken MEB’den bir açıklama: Alan sınavı uygulamasına geçeceğiz. Ancak bu kararı acele alınmış bir karar olarak görmekteyim. Altyapısı hazırlanmadan nasıl 76 branştan sınav yapabilecek, doğrusu merak etmekteyim. Üstelik alan sınavı demek, uzmanlık demek. Bu da tartışmalı soruları ve belki de yoğun soru iptalleri sürecini yaşayacağız demek. İyice düşünülüp, incelenip belki 1-2 yıllık bir altyapı sürecinden sonra alan sınavı uygulamasına geçilmesi gerek.
Dilerseniz olaya bir de karşı pencereden bakalım. Yani “alan sınavına gerek yok” cuların penceresinden. Şimdiki sistemi yerinde bulanların savunduğu en büyük nokta KPSS’nin bir yeterlilik sınavı değil, yarışma sınavı olduğu. Onlara göre insanlar eğitim fakültesinden mezun oldukları anda zaten yeterliliklerini ispatlamış oluyorlarmış. Gayet güzel bir yaklaşım gibi görünüyor. Ancak bir eksiği var. O da şu: Her birey bir şekilde eğitim fakültesinden mezun oluyor. Fakat bir İngilizce öğretmeni fonksiyon mantığıyla kurgulanmış bir işlem sorusunu yapamadığı için atanamıyor. Temel kavramları ya da problem çözme yeteneği ölçseler hay hay. Ancak özellikle 2009 KPSS’nin matematik testi sanki matematik öğretmenleri için hazırlanmış bir alan sınavı gibiydi. Şimdi bir İngilizce öğretmeninden nasıl beklersiniz bu matematik testini yapmasını?
Eğer KPSS’nin formatı ve soruların zorluk düzeyi ilk yıllardaki gibi kalsaydı kabulümüzdü. Ancak o durumda da sınava başvuru sayısının artmasıyla birlikte ayırt edicilik oldukça azalmış olacaktı.
Bu yüzden aslında bir yarışma sınavı olan KPSS zaman içerisinde bir “alan dışı yeterlilik sınavı” na dönüşmüştü. Bu yüzden de alan sınavı şart oldu. Ancak alan sınavı için yukarıda belirttiğim gibi bir ön süreç gerekmekte.
Bir sözüm de sadece alan sınavı yapılması gerektiğini düşünenlere.1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanununun 43. maddesi eğitim fakülteleri programlarının 3 temel niteliği kazandırmak üzere oluşturulduğunu ifade eder: Öğretmenlik meslek bilgisi(pedagojik formasyon), özel alan bilgisi ve genel kültür. Bu yüzdendir ki 3 bölümlü bir sınavla yüz yüze kalmamız büyük olasılık .
1) Genel Yetenek – Genel Kültür
2) Eğitim Bilimleri
3) Alan Sınavı
Hadi yüzde olarak ağırlıklarını da verelim. Genel Yetenek Genel Kültür % 20, Eğitim Bilimleri % 40 ve Özel Alan Bilgisi de % 40 olmalıdır. Sınavın uygulanması da tıpkı A grubu kadrolara başvuran adaylara yapıldığı gibi gerçekleşebilir. Mesela 3 farklı oturumda bu sınav uygulanabilir.
Böylece hem öğretmen yeterliliklerinin üçünü de ölçmüş olursunuz, hem de ayırt ediciliği yüksek bir sınav yaparsınız. Üstelik alan sınavı “olsun”cularla, “olmasın”cıların tepkilerini de en aza indirirsiniz.
Yalnız şunu da belirtmek gerekir ki, bu durum adayların yükünü hafifletmek yerine artıracaktır. Tabii kurslara olan talebi de. Ancak en makul görünen seçenek de budur.
Yoksa KPSSGÜL’ün suçu ne?
Oğuzhan ÜNAL
Yazar – Eğitim Bilimleri Uzmanı
AÇI AKADEMİ KOORDİNATÖRÜ
6 Yorum yapılmış...
Çok güzel bir pyazı olmuş sayın hocam.teşekkürler.
Düşüncelerinize aynen katılıyor, altına imzamı atıyorum
Her şey tamam da. bizim suçumuz ne?
Bence bu yazınız bakanlığa iletilmeli. nimet Hanım okusun
İlgili birimlere yazı iletilmiştir. Teşekkürler.
hakkatten son zamanlardaki kaosu özetlemiş artık bikaç kpss çalışan öğretmen bi araya gelse sohbet müthiş oluyor insan gülsün mü ağlasınmı biz 3 kardeşiz üçümüz de kpss ye girdik bu sene ben ing öğrtmeniyim(öğrtmenim demekte zorlanıyorum çünkü evdeyim) ablam anaokulu öğrtmeni yakından tanıdığım bi ablam daha var anaokulu öğrtmeni kardeşim de hemşire .4 kişi sınava girdik sonuç herkes evde ablam evli çocuğu var ben yeni evlendim düşünün nasıl ders çalıştık bu sene çevreme bakıyorum farklı olan var mı yok .Herkes en azından 3 kere girmiş sınava kiminin 5-6-7 … girişi.Bizim daha ilk senemiz diyerek moral bulmaya çalışıyorum ama zor işte…
Elinize sağlık siteyi rastgele buldum ama çok güzel olmuş bu kpsszedelere yardımınız büyük:)))